İÇ VE DIŞ POLİTİKA KAYGILARININ ETKİSİ
Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerde yaşanan karşılıklı güvensizlik ve çözümsüzlüğün katılaşmasında rol oynayan bir diğer öge ise ulusal yönetimlerin, iki ülke arasındaki uyuşmazlığı kendi iç politika amaçlarının gerçekleşmesinde bir araç olarak görmeleridir.
Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin süreçsel yöneliminde her iki ülke yönetimlerinin de zaman zaman bu tür davranışlar içerisine girdikleri söylenebilir. Kimi kez oy desteğini artırmak ve kamuoyu desteğini kazanmak kaygısı, kimi zaman ulusal kamuoyunun hükümete tepki göstermesini engellemek ve ilgiyi başka konulara yönlendirmek isteği, kimi zaman herhangi bir olay sırasında gereken ulusal dayanışma ve bütünlüğü koruma ile hareket etme çabası sonuçta yönetimlerin Türk-Yunan uyuşmazlığını ve iki ülke arasında yaşanan gerginliği ön plana çıkarmasına yol açmaktadır.
Ancak, bu durumda hükümetler kısa bir süre için iç politikada istedikleri rahatlığa kavuşmakla birlikte, uzun dönemde, gerek iç gerekse dış politikada bir bunalım dönemine girebilmektedirler. En azından, gerginliğin ve çözümsüzlüğün sürmesiyle tüm dış politika ikili ilişkilere bağımlı olabilmektedir.
Türkiye ve Yunanistan arasındaki uyuşmazlığın 1970'li yılların ilk yarısında değin büyük ölçüde Kıbrıs konusunda yoğunlaşması dikkate alındığında ulusal hükümetlerin bu sorunu gündeme getirerek iç politikada bazı arayışlar içerisinde oldukları söylenebilir. Bu bakımdan Kıbrıs konusunun Türk ve Yunan iç politikasında gündeme getiriliş tarzı ilginçtir. Bununla birlikte, burada göz ardı edilmemesi gereken önemli bir nokta; tarafların, Kıbrıs ve diğer sorunlarla ilgilenmeye başlamalarını tek bir etkene, iç politika kaygılarıyla davranmış olmalarına bağlamanın yanlış olmasa bile büyük ölçüde eksik olacağı gerçeğidir.
Bilindiği gibi, ilk dönemlerde gerek Yunanistan'da gerekse Türkiye'de hükümetler kamuoyunda oluşan istemlerin aksine, konuya genel stratejik çıkarlar çerçevesinde davranarak soğuk bakmış, Kıbrıs konusunda isteklerle ortaya çıkmanın özellikle İngiltere ile olan ilişkileri bozacak olmasından çekinmişlerdir. Dolayısıyla, bir bakıma, gerek Yunanistan'da gerekse Türkiye'de hükümetler, kamuoyunun baskıları sonucunda konuyla ilgilenmeye, daha atak davranmaya başlamışlardır.