Hava Sahası-FIR Sorunu
  • Üyelik

Ögeler etikete göre görüntüleniyor: TürkYunan Uyuşmazlıkları

Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları Uyuşmazlığı

Türkiye - Yunanistan İlişkilerinde Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları Uyuşmazlığı

1970'li yıllarda Türkiye ile Yunanistan arasında deniz yetki alanlarına ilişkin temel uyuşmazlık alanı büyük ölçüde Ege Denizi üzerinden şekillenmiştir. 1990'lardan itibaren ise buna ek olarak Doğu Akdeniz de uyuşmazlığın bir boyutu olarak eklenmiştir. 2000'lerde ise Ege'de Bern Deklarasyonu'nun sağladığı moratoryum sürmekle birlikte rekabet ve meydan okuma büyük ölçüde Doğu Akdeniz'de gerçekleşmektedir. Başlangıçta her ne kadar KRY'nın faaliyetleri bağlamında gerçekleştiği için Yunanistan açıktan Türkiye'yle bu konuda bir çatışmanın tarafı olarak gözükmek istememiş KRY'nin faaliyetlerini desteklemek ve AB platformunda bu desteği işlevselleştirmekle ilgilenmiştir. İlerleyen süreçte ise bu çizgisini değiştirmiş ve Türkiye ile açık bir meydan okumaya yönelmiştir. 

 

dakdeniz2020-08-21_17.21.29_web.archive.org_3c4b312fbf58.jpg

"Limits of Oceans and Seas, 3rd edition" (PDF). International Hydrographic Organization. 1953. Archived from the original (PDF)on 8 October 2011. Retrieved 20 April 2016.dak

Doğu Akdeniz olarak tanımlanan bölge 25. boylamın doğusunda kalan coğrafi alanı kapsamaktadır. Kuzeyde Çanakkale Boğazı, Güney'de ise Süveyş Kanalı ile diğer denizlere bağlanmaktadır.

Bu tanımlama ile Doğu Akdeniz'e kıyıdar ülkeler Yunanistan, Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin, Mısır, Libya, Kıbrıs Rum Yönetimi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'dir. Ayrıca Kıbrıs'ta bulunan egemen üs bölgeleri dolayısıyla Birleşik Krallık da kıyıdar ülkeler arasında sayılabilir.

 BM III. Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin 3. maddesine göre kıyıdar bir ülkenin karasuları 12 deniz milini geçemez.

"Her devlet karasularının genişliğini tesbit etme hakkına sahiptir; bu genişlik işbu Sözleşmeye göre tesbit edilen esas hatlardan itibaren 12 deniz milini geçemez."

 Devlet uygulamarına bakıldığında genellikle devletler farklı genişlikte karasuları uygulamalarına sahip olmakla birlikte maksimum 12 mil kuralına uyulmaktadır. Bundan devletlerin mutlaka karasuları 12 mil olmalıdır anlamı çıkartılmamalıdır. BM III Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin 300. maddesine göre devletler bu hakka sahip olsalar dahi hakkın kullanımında diğer kıyıdar ülkelerin hak ve menfaatleri, denizden yararlanma hakları dikkate alınmak zorundadır. Yani hakkın kötüye kullanımına yol açacak uygulamalara izin verilmemektedir.

Yunanistan'ın Ege Denizi'nde karasularını 3 deniz milinden 6 deniz miline genişletmesi kıyıdar Türkiye aleyhine bir genişleme yaratmıştır. Yunanistan'ın karasularını 6 deniz milinden 12 deniz miline genişletmesi durumunda ise Türkiye'nin bu denizde açık deniz çıkma hakkı ve denizden yararlanma hakkı, deniz yetki alanlarına ilişkin hak ve menfatleri zarar görecektir. Bu nedenle Türkiye 1976 yılında ve 1995 yılında açıkladığı üzere Yunanistan'ın Ege Denizi'nde karasularını 6 deniz milinin ötesine genişletmesini savaş nedeni saymaktadır.

Yunanistan, Türkiye ile kıyıdar olmadığı ve Türkiye'nin deniz yetki alanlarını ilgilendirmeyen kıyılarda karasularının genişliğini istediği uzunlukta beirleme hakkına sahiptir. Adriyatik-İyon Denizi'nde Türkiye'nin hak ve menfaatlerini ilgilendiren bir kıyısı bulunmadığından Yunanistan bu denizde karasuların 12 deniz mili olarak belirleyebilir. Ancak Özellikle Girit, Kerpe, Rodos ve Meis gibi Doğu Akdeniz'e kıyıları bulunan Yunanistan'a ait adaların karasularının 6 deniz milinin ötesine genişletilmesi Ege Denizi'ndeki adaların yaratacağı olumsuzluklara benzer etkiler yaratacağından bu adaların da karasularının 6 deniz milinin ötesine çıkartılması Türkiye'nin tepkisini çekecek niteliktedir.

Ege Denizi’nde Farklı Karasuları Genişliği Uygulandığında Karasuları ve Uluslararası Suların Dağılımı (%)

Genişlik

Türk Karasuları (%)

Yunan Karasuları (%)

Uluslararası Sular (%)

EDA

3 Deniz Mili

6

19

75

 

6 Deniz Mili

7,5

43,5

49

 

12 Deniz Mili

9

60,33

20,02

10,65

Table A.1. Claims to maritime jurisdiction by states bordering the Mediterranean Sea

State

LOSC ratification, accession

Territorial sea width (n. miles)

EEZ, width (n. miles)

Fishing zone, width (n. miles)

Continental shelf: Outer limit

Albania

23 June 2003

12

   

n/a

Algeria

11 June 1996

12

 

32 or 52

del

Bosnia and Herzegovina

12 January 1994

     

n/a

Croatia

5 April 1995

12

   

del

Cyprus

12 December 1988

12

   

depth of exploitability

Egypt

26 August 1983

12

Limit not specified

 

n/a

France[52]

11 April 1996

12

200 (not applicable in the Mediterranean)

 

depth 200 m or exploitability

Greece

21 July 1995

6[53]

   

depth 200 m or exploitability

Israel

 

12

   

depth of exploitability

Italy

13 January 1995

12

   

depth 200 m or exploitability

Lebanon

5 January 1995

12

   

n/a

Libyan A. J.

Signatory

12

   

n/a

Malta

20 May 1993

12

 

25

depth 200 m or exploitability

Monaco

20 March 1996

12

   

n/a

Morocco

Signatory

12

limit not specified in the Mediterranean

 

depth 200 m or exploitability

Serbia and Montenegro

12 March 2001

12

   

del

Slovenia

16 June 1995

     

n/a

Spain

15 January 1997

12

200 (not applicable in Mediterranean)

49 (applicable only in Mediterranean)

n/a

Syrian A. R.

 Official Gazette of the Syrian Arab Republic, no. 51/2003.

12

   

depth 200 m or exploitability

Tunisia

24 April 1985

12

 

Up to 50-m isobath off the Gulf of Gabès

n/a

Turkey

 29 / 05 / 1982 tarihli 8/4742 sayılı kararı

6 in Aegean Sea,

12 in Black Sea and Mediterranean

200 (in Black Sea)

 

n/a

TRNC Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi’nin  10 Haziran 2002 tarihli kararı 12      

n/a: No information available
del: Up to delimitation with neighbouring states


BM III. Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne göre kıyıdar ülkeler münhasır ekonomik bölge ilan etmişlerse MEB haklarını kullanabilmektedir. Kıta sahanlığı için ise kıyıdar ülkelerin ilan zorunluluğu yoktur. Sözleşmede MEB ve kıta sahanlığı genişlikleri örtüştüğü için genellilkle birlikte anılmaktadır.

Doğu Akdeniz'de kıyıdar ülkeler tartışmasız bir şekilde MEB ve/ya kıta sahanlığı belirleyebilecek durumda değil. Bunu güçleştien unsur Doğu Akdeniz'in coğrafi yapsıdır. Çoğu kez karşılıklı kıyılar 400 deniz milini ancak bulmaktadır ve kıyıdar ülkelerin her biri bir diğeri ile yan sınırlar söz konusu olduğunda uyuşmazlık içerisindedir. Örneğin Mısır ile Yunanistan bir MEB anlaşması yapmış olsalar dahi anlaştıkları sınırların yan sınırları bir diğer kıyıdar ülkenin MEB-kıta sahanlığı sınır iddiası ile örtüştüğü/çatıştığı için bu ülkeler açısından söz konusu anlaşma kabul edilebilir değildir. Aynı şekilde Türkiye ile Libya, Mısır-GKRY, GKRY-İsrail, GKRY-Lübnan arasındaki MEB anlaşmaları için de söylenebilir. 

Genellikle diğer kıyıdar ülkelerin de hak ve menfaatlerinin dikkate alındığını ve bu ülkelerin iddialarının örtüştüğü sınırlarda yeni anlaşmanın ilgili ülkeler arasında gerçekleştirileceğine dair bir esneklik hükmü anlaşma metnine dahil edilerek yapılan anlaşmanın sadece iki ülke arasında bulunan sınırı düzenlemeye yönelik olduğu belirtilmiş olsa da hak iddia eden ülkenin imzacı devletlerin her ikisi ile de uyuşmazlık içerisinde olması mümkündür. Dolayısıyla sınırlandırma anlaşmaları sadece imzacı devletler arasında bir bağlayıcılığa sahiptir, diğer ilgili devletleri bağlamaz.

Table A.2. National legislation establishing maritime zones

State

Territorial sea

EEZ

Fishing zone

Continental shelf

Albania

Decree No. 4650 of 9 March 1970 as amended by Decree No. 7366 of 9 March 1990

     

Algeria

Decree No. 63-403 of 12 October 1963

 

Legislative Decree No. 94-13 of 28 May 1994

 

Bosnia and Herzegovina

       

Croatia

Maritime Code of 27 January 1994

   

Maritime code of 27 January 1994

Cyprus

Law No. 45 of 1964

   

Law No. 8 of 5 April 1974

Egypt

Decree of 15 January 1958

Declaration on 26 August 1983

 

Presidential Decision No. 1051 of 1958

France

Law No. 71-1060 of 1971

Law No. 76-655 of 16 July 1976 (not applicable in the Mediterranean)

   

Greece

Law No. 230 of 17 September 1936

   

Decree-Law No. 142/1969 of 1969

Israel

Law No. 5717-1956 of 1956 as amended by Law No. 5750-1990 of 5 February 1990

   

Law of 10 February 1953

Italy

Navigation Code of 1942 as modified by Law No. 359 of 14 August 1974

   

Act No. 613 of 1967

Lebanon

Legislative Decree No. 138 of 7 September 1983

     

Libyan A. J.

Law No. 2 of 18 February 1959

     

Malta

Act No. XXXII of 10 December 1971 as modified

 

Act No. XXXII of 10 December 1971 as modified by Act No. XXIV of 21 July 1978

Continental Shelf Act of 29 July 1966

Monaco

Sovereign Ordinance No. 5094 of 14 February 1973

     

Morocco[54]

Law No. 1-73-211 of 1973

Law No. 1-81 of 8 April 1981

   

Serbia and Montenegro

Act of 23 July 1987

   

Act of 23 July 1987

Slovenia

       

Spain

Law No. 10/1977 of 4 January 1977

Law No. 15/1978 of 20 February 1978 (not applicable in the Mediterranean)

Royal Decree No. 1315/1997 of 1 August as modified by Royal Decree No. 431/2000 of 31 March 2000

 

Syrian A. R.

Legislative Decree No. 304 of 28 December 1963 as amended by Law No. 37 of 16 August 1981

   

Legislative Decree No. 304 of 28 December 1963

Tunisia

Law No. 73-49 of 2 August 1973

 

Decree of 26 July 1951 as modified by Law No. 63-49 of 30 December 1963

 

Turkey

Act No. 2674 of 20 May 1982

Decree No. 86/11264 of 17 December 1986 (not applicable in the Mediterranean)

   
TRNC Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi’nin  10 Haziran 2002 tarihli kararı      

Table A.3. Status of the LOSC, of the 1993 Compliance Agreement and of the 1995 UN Fish Stocks Agreement in states bordering the Mediterranean

STATE

LOSC

in force from 16 November 1994. (a): accession; (fc): formal confirmation; ®: ratification; (s): succession

1993 Compliance Agreement

in force from 24 April 2003

1995 UN Fish Stocks Agreement

in force from 11 December 2001. (a): accession; ®: ratification

Albania

23 June 2003 (a)

   

Algeria

11 June 1996 ®

   

Bosnia and Herzegovina

12 January 1994 (s)

   

Croatia

5 April 1995 (s)

   

Cyprus

12 December 1988 ®

19 July 2000

25 September 2002 (a)

Egypt

26 August 1983 ®

17 August 2001

Signatory

European Union

1 April 1998 (fc)

6 August 1996

Signatory

France

11 April 1996 ®

 

Signatory

Greece

21 July 1995 ®

 

Signatory

Israel

   

Signatory

Italy

13 January 1995 ®

 

Signatory

Lebanon

5 January 1995 ®

   

Libyan A. J.

Signatory

   

Malta

20 May 1993 ®

 

11 November 2001 (a)

Monaco

20 March 1996 ®

 

9 June 1999 (a)

Morocco

Signatory

30 January 2001

Signatory

Serbia and Montenegro

12 March 2001 (s)

   

Slovenia

16 June 1995 (s)

   

Spain

15 January 1997 ®

 

Signatory

Syrian A. R.

 

13 November 2002

 

Tunisia

24 April 1985 ®

   

Turkey

     

 


[52] France has made its intention publicly known to declare a Fishery Protection Area in the Mediterranean.
[53] The extent of the territorial sea is fixed at 10 nautical miles for the purpose of regulating civil aviation (see Decree No. 6 of 18 September 1931).
[54] Article 10 of the Law No. 1-81 of 8 April 1981 establishing a 200-mile exclusive economic zone off Moroccan coasts asserts that provisions of the Law No. 1-58-227 of 21 July 1958 (Code regulating research and exploitation of fossil resources) are applicable for the exploration and exploitation of resources located on the seabed of the EEZ or subsoil thereof. The outer limit of the continental shelf may be found in this piece of legislation.

Halen uluslararası hukukta devletlerin deniz yetki alanlarına ilişkin düzenlemelerde dikkate alınan kuralların kaynağı aslında uluslararası hukukun kaynaklarından farklı değil. Deniz yetki alanlarına ilişkin olarak 1982 yılında kabul edilen ve 1995 yılında yürürlüğe giren Üçüncü Deniz Hukuku Sözleşmesi bu bakımdan temel metinlerden biridir.

UNCLOS 83. maddede belirtilen usuller doğrudan bu sözleşmeyi imzalayanlar devletler için bağlayıcıdır. Sözkonusu maddede diğer barışçıl çözüm yöntemlerinin yanı sıra imzacı devletler Uluslararası Adalet Divanı'nın statüsünü de tanımış durumdadırlar. 

BM III. Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin 83. maddesi aşağıdaki gibidir:

"Madde 83
Sahilleri bitişik veya karşı karşıya bulunan devletler arasında kıt’a sahanlığının sınırlandırılması
1- Sahilleri bitişik veya karşı karşıya bulunan devletler arasında kıt’a sahanlığının sınırlandırılması, hakkaniyete uygun bir çözüme ulaşmak amacıyle, Uluslararası Adalet Divanı Statüsünün 38. maddesinde belirtildiği şekilde, uluslararası hukuka uygun olarak anlaşma ile yapılacaktır.
2- Uygun bir süre içerisinde bir anlaşmaya varamadıkları takdirde, ilgili devletler XV. Kısımda öngörülen usullere başvuracaklardır.
3- 1. paragrafta öngörülen anlaşma akdedilinceye kadar , ilgili devletler, anlayış ve işbirliği ruhu içerisinde, pratik çözüm getiren geçici düzenlemelere girişmek ve bu geçiş süresi içerisinde nihai anlaşmanın akdini tehlikeye düşürmemek veya engellememek için ellerinden gelen gayreti göstereceklerdir. Geçici düzenlemeler nihai sınırlandırmaya halel getirmeyecektir.
4- İlgili devletler arasında yürürlükte olan bir anlaşma varsa, kıt’a sahanlığının sınırlandırılmasına ilişkin sorunlar bu anlaşmaya uygun olarak çözümlenecektir."

deniz yetki

Doğu Akdeniz'de kıyıdar ülkelerin tamamının üzerinde uzlaştığı bir deniz yetki alanları paylaşımını oluşturmak kendine has güçlüklere sahip.

1. Özellikle Türkiye'yi ilgilendiren kısmı ile Ege Denizi'nde Türkiye ile Yunanistan arasında bir deniz yetki alanları paylaşımı yapılmış değil. Bu durum Türkiye ile Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanlarını paylaştırılmasında da kısıtılayıcı bir etki yaratmakta. Özünde egemenlik sınırları tartışmasız değil; Lozan Barış Antlaşması'nda Yunanistan'a (ve İtalya'ya) antlaşmalarla devredimeyen ve Türkiye'nin egemenliğinde kalan ada, adacık ve kayalıkların aidiyeti konusunda Yunanistan'la uyuşmazlık çözülmeden karasuları, kıta sahanlığı-MEB sınırlarını belirlemek mümkün değildir.

2. Girit, Kerpe, Rodos yayındaki adaların karasularının 6 deniz milinin ötesinde olması Türkiye'nin gerek Ege Denizi'nde gerekse Doğu Akdeniz'deki egemenlik haklarını ve çıkarlarını tehdit ettiğinden dolayı Türkiye tarafından savaş nedeni sayılmaktadır. Bu uyuşmazlık çözülmeden Doğu Akdeniz'deki Türk-Yunan deniz yetki alanları sınırlandırmasını yapmak mümkün değildir.

3. Kıbrıs adasında iki toplumun ortaklaşa temsil edildiği bir yönetim bulunmamaktadır. Fiili ve hukuki olarak iki ayrı devlet vardır. Kıyıdar ülkeler Kıbrıs Rum Yönetimi'ni adanın tek temsilcisi olarak tanırken KKTC'yi tanımamaktadır. Diğer yandan Türkiye de KRY'ni tanımamaktadır. Deniz yetki alanlarının saptanması bakımından kıydar ülkeler KRY ile Ada'nın güney-güneydoğu sınırlarını saptayan anlaşmalar yapmasına karşın KKTC ve Türkiye bu anlaşmalarla oluşturulan sınırları kabul etmemektedir. Çünkü söz konusu anlaşmalar Türk toplumunun iradesini temsil etmemektedir. Bu durum 1960 kurucu antlaşmalarına bile aykırıdır.

Doğu Akdeniz'de sorunlu ülkeler sadece Türkiye-Yunanistan değildir. Lübnan ile İsrail'in yan sınırı, İsrail-Filistin Devleti yan sınırı henüz belirlenebilmiş değildir. Lübnan'ın, İsrail'in tek yanlı anlaşmalar imzalamış olmaları diğer ülkelerin hak ve çıkarlarını ihlal eden uygulamalardır; bu uyuşmazlıklar çözülmeden tartışmasız bir sınırlandırmanın sağlanması mümkün değildir.

 

Genel uygulamaya göre karşılıklı kıyıları bulunan ülkeler aralarında deniz yetki alanlarına ilişkin sınırlandırma anlaşmaları yapabilirler. Eğer bu anlaşmaların belirlediği sınırlar bir başka kıyıdar ülkenin deniz yetki alanlarını da ilgilendiren bir yan sınıra sahipse bu ülke ile olan sınırları düzeneyen yeni bir anlaşmaya ihtiyaç vardır. Aksi takdirde yapılan anlaşma bir başka ülkenin deniz yetki alanlarının ihlalini doğurur. Bu tür ihtimallerin olduğu durumlarda ilgili tüm kıyıdar ülkelerin aralarında mutabık kaldıkları kapsamlı bir sınırlandırma anlaşması yapması gerekir. Doğu Akdeniz özelinde hem yan sınırlar üzerinden hem de karşılıklı kıyılar üzerinden komşu devletlerin varlığı, adaların bulunması, karılıklı kıyılar arasındaki mesafenin 400 deniz milini geçmemesi gibi durumlar tüm ilgili taraflarınkatılacağı bir sınırlandırma anlaşmasının yapılmasını olanaksız kılmaktadır. 

Her şeye rağmen karşılıklı kyıdar iki ülkenin Doğu Akdeniz'de deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması imzalamış olmaları sadece bu ülkeleri bağlayan bir sonuç doğurur. Böyle bir anlaşmanın yapılmasından dolayı hak ve menfaatlerinin, egemenlik haklarının ihlal edildiğini düşünen bir kıyıdar devletin bu anlaşmayı tanımama ve itiraz etme hakkı vardır. Böyle bir durumda ortaya çıkan uyuşmazlık ilgili devletler arasında barıçıl çözüm yöntemlerinden biri tercih edilerek çözülmeye çalışılır.

Ege Denizi ve Doğu akdeniz'de kıyıdar ülke olarak Türkiye'nin en uzun kıyı şeridine sahip ülke olarak hakkaniyete uygun bir sınırlandırmadan yana olduğu söylenebilir. Türkiye ilke olarak deniz yetki alanları belirlenirken adaların karasuları dışında bir kıta sahanlığı hakkının bulunmasına itiraz etmektedir. Adaların da anakaralar gibi kıta sahanlığı hakkına sahip olabilmesi için anakara ülkesinin deniz yetki alanları aleyhine bir sonuç doğurmaması gerekir. Oysa Anadolu yarımadasını çevreleyen adalar coğrafi açıdan ters konumda yer alan yani egemenliği bir başka devlete ait olan adalardır. Bu adalara okyanus coğrafyasında olduğu gibi kıta sahanlığı hakkı tanımak Anadolu'nun denizden yararlanma hakkının ihlali yani hakkın kötüye kullanılmasıdır. 

Uluslararası Adalet Divanı'nın kararlarında adalara kıta sahanlığı hakkı verilirken anakara ülkesinin haklarının ihlal edilmemesinden hareket edilmekte, adalara karasuları ile sınırlı br kıta sahanlığı hakkı verilmektedir. Bu konuda Türkiye-Yunanistan özelinde emsal teşkil edecek pek çok kararda adaların deniz yetki alanları belirlenirken adalara aşağıdaki gibi etki tanınmaktadır:

 Slayt14

Bu ilke ve sınırlandırma ölçütleri Türkiye'nin Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'deki tezleriyle uyumludur.

Yukarıdaki sınırlandırma kuralları çerçevesinde devlet uygulamalrı veya hukuki çözümlerin pek çoğunda Ege Denizi ve Doğu Akdeniz özelinde emsal oluşturacak kararların alındığı görülmektedir. 

Örneğin Fransa- Kanada Davasında Kanada kıyılarına yakın fakat Fransa'ya ait olan adalara karasularıyla sınırlı bir kıta sahanlığı hakkı verilmiş, adaların okyanusa bakan cephesinde ise bir koridor şeklinde 200 deniz mili uzunluğunda ve Kanada'nın kıta sahanlığı hakkına zarar vermeyecek şekilde bir paylaşım üzerinde anlaşılmıştır.Slayt15

1985 tarihli Malta-Libya Davasında ise Libya anakarasınıın denizden daha fazla yararlanma hakkı ve kıyı şeridi uzunluğu dikkate alınarak ortay hat Libya yararına kuzeye çekilerek ve Malta adasına kısmi etki tanınarak paylaşıma karar verilmiştir.Slayt22

Romanya - Ukrayna arasındaki Serpents (Yılan Adası) Adası davasında Uluslararası Adalet Divanı iki ülke arasındaki karşılıklı kıyılar arasında bir ortay hat çizdikten sonra Serpents Adası'nı bu çizgiye yeerleştirmiş ve karaasularıyla sınırlı bir kıta sahanlığı belirlemiştir.Slayt19


Aşağıdaki örneklerde de görüleceği üzere çok sayıda uyuşmazlıkta ya lgili devletler ya da mahkeme-Divan adaların anakaralar karşısında nasıl bir kıta sahanlığına sahip olacağını belirlemiştir. Hatta bazı davalarda birden fazla ölçütü dikkate alarak karar vermiştir; Bazı adaların özgünlüğünü dikkate alarak ya hiç etki tanımamış veya kısmi bir etki tanıyarak sınırlandırma yapmıştır. Slayt18

Slayt17

Slayt20

 

İtalya-Tunus Davasında İtalya'ya ait adalara karasuları ile sınırlı bir hak tanınarak ve adalar çevrelenerek geri kalan bölge iki ülke arasındaki eşit uzaklık esasına göre sınırlandırılmıştır.Slayt21

Slayt22

1993 Danimarka - Norveç Davasında da Divan Danimarka anakarasının kıyı uzunluğu ve anakara özelliğini dikkate alarak Norveç'e ait Jan Mayen adasına sınırlı bir kıta sahanlığı hakkı tanımıştır.Slayt23

2001 katar - Bahreyn Davası'nda Divan iki kıyıdar ülkenin adalarından bazılarını sınırlandırmada dikkate almayarak eşit uzaklık esasına göre sınırlandırma kararı almıştır.Slayt25

1999 Yemen - Eritre Davasında Divan bazı adaların özgün durumunu dikkate alarak sınırlandırmada tam etki tanırken bazılarına sınırlı bir etki bazılarına ise hiç etki vermeden karar vermiştir.Slayt24

Slayt26

Slayt28

 

Deniz yetki alanları konusunda kıyıdar ülkelerin egemen ve münhasır hakları vardır. Üçüncü aktörler denizlerden yararlanırken bu haklara saygılı davranmak zorundadır. BM Deniz Hukuku Sözleşmesi bu hakları ve sınırlarını ayrıntılı olarak belirlemektedir. Karasuları ve münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlıklarında kıyıdar ülkeler dışında üçüncü aktörler sınırlı haklara sahiptir; örneğin karasularından zararsız geçiş hakkı gibi. Kıta sahanlığı ilana gerek olmadan kıyıdar ülkenin egemenliği içerisinde kabul edilen haklardandır. Münhasır ekonomik bölge ise ancak kıyıdar ülke bu sınırları ilan etmiş ise kıyıdar ülkeye haklar yaratır. İster kıta sahanlığının isterse münhasır ekonomik bölgenin ilanı tek başına sınır belirlemede yeterli değildir. Tartışmasız bir sınırlandırma için ilgili kıyıdar ülkeler arasında kesin sınırların müştereken belirlendiği anlaşmaların yapılması gerekir.

Doğu Akdeniz'e kıyıdar olmayan Fransa, Almanya, ABD, Rusya gibi ülkelerin herhangi bir şekilde egemenlik hakları üzerinden bir müdahilliği hukuki açıdan mümkün değildir. Bu ülkeler kendi stratejik çıkarları doğrultusunda kıyıdar ülkelerden birini destekleyebilirler ki bu da siyasi anlam taşır. Bir sınırlandırma müzakeresinde kıyıdar olmayan ülkelerin yeri yoktur.

Benzer durum uluslararası-uluslarüstü örgütler için de söz konusudur. AB müktesebatı bakımından deniz yetki alanları (münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı) üye devletlerin ulusal yetki alanlarında tanımlanmıştır. Balıkçılık, taşımacılık gibi konularda mevzuatın Deniz Hukuku Sözleşmesine uyumlu olması gerekir. NATO'nun da üye devletlerin egemenlik alanlarındaki konulara müdahalede bulunma hakkı, sorumluluğu, yetkisi yoktur. Her iki  örgütün de üyeler arasında ve/ya bir üye ülke ile bir aday ülke arasındaki bir uyuşmazlığa siyasi katkısından söz edilebilir. Bu örgütler taraflar arasında uyuşmazlığın ittifak çıkarlarına zarar vermesini önlemek amacıyla sınırlı olarak taraflar arasında arabulucu, kolaylaştırıcı rol üstlenebilirler. Birini diğerine tercih etmek ise uyuşmazlık ve istikrarsızlığın yayılması riskini arttırır.

 

İTTİFAK EKSENLİ UYUŞMAZLIKLAR

İTTİFAK İLİŞKİLERİ ÇERÇEVESİNDEKİ SORUNLAR

Türkiye ve Yunanistan arasındaki uyuşmazlıklar sadece bu iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler çerçevesinde değil aynı zamanda bu ülkelerin ittifak ilişkisi içerisinde bulundukları ülke ve uluslararası örgütlenmeler çerçevesinde de gündeme getirilmektedir. Dolayısıyla, bu örgütlenmeler, bir bakıma Türkiye ve Yunanistan arasındaki mücadelenin zemini haline gelmektedirler.

Bu bakımdan ele alındığında, Türkiye ve Yunanistan'ın üyelik ilişkileri içerisinde bulundukları Avrupa kökenli örgütler ayrı bir önem taşımaktadır. Bu önem ise bu tür örgütlenmelerde nihai hedefin ülkelerin bütünleşmelerine yönelik olmasındadır.

Kitap-İçindekiler

Üye Giriş

üyelik